İskender Pala kitaplarını okumayı seven biri olarak okuduğum son kitabı hakkında görüşlerimi sizlerle paylaşmak isterim.Yıllardır kütüphanemde duran bu kitabı yaklaşık iki hafta önce elime almak ve bitirmek nasip oldu.519 sayfa olan bu kitap ön ve arka kapağında bulunan resimler ve yazılarla Osmanlı döneminde geçen bir kitap olduğunu anlatıyor.Kitap yazarın bir müzayededen aldığı el yazması Osmanlıca olan kitabı çevirerek bu kitap halini almasını anlatmasıyla başlıyor.Hikaye 1700'lü yıllarda Lale devrinde geçen bir cinayetin çözümünü ve bunun beraberinde getirdiği olayları anlatıyor.
Kitapta Lale Devrinin ihtişamlı güzelliği,Nedim'in müthiş şiirleri,İstanbul'un ayrıntılı bir şekilde tasviri o anı yaşıyormuşasına anlatılmış.
Kitap diğer İskender Pala kitapları gibi önce kopuk kopuk anlatılan hikayelerin giderek birleşmesi üzerine kurgulanmış.İşte bu özellik kitabı çok ilgi çekici hale getirmiş.
Kitabın dili oldukça ağır olduğunu söleyenlere katılmıyorum.Bana göre son derece sürekleyici ve etkileyiciydi.
Osmanlı devrinde laleye verilen değeri kitaptan bir alıntı yaparak anlatalım:
Lale!..İstanbul'da söylenen en zarif kelimedir...Nisan ve mayıs aylarını süsleyen bir sehl-i mümteni...Bir yaratılış şahikası,bir güzellik masalıdır.
Lale bir ilham;güzellik uğuldar renklerinde,sevgiler coşar yapraklarında.Lale bir güzel bahçe,şevk ile yürünür tarhlarında ve şavklar saçılır altı yöne altı yaprağından.Lale hasbi bir tebessüm,kalbi bir yakınlık...Lale bir aşkın adı;bir derin hüzün buketi...Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere,paslı demirler parlak gümüşlere,yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden;lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde.Lale başıma taç ve ben ona muhtaç.İstanbul toprağına düşmeyince bir lale renge durmaz yaprağı,gülümsemez çiçeği.Bakir kaselerinde demlenmiş düşler getirir lale hayatımıza ve yaşama sevinci vurur kalplerimizin duvarlarına...
Son olarak kitabın en ilginç yanı ise hikayenin gerçek olup olmadığı belli değil okuyucuya bırakılmış.
Kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Osmanlı devrinde laleye verilen değeri kitaptan bir alıntı yaparak anlatalım:
Lale!..İstanbul'da söylenen en zarif kelimedir...Nisan ve mayıs aylarını süsleyen bir sehl-i mümteni...Bir yaratılış şahikası,bir güzellik masalıdır.
Lale bir ilham;güzellik uğuldar renklerinde,sevgiler coşar yapraklarında.Lale bir güzel bahçe,şevk ile yürünür tarhlarında ve şavklar saçılır altı yöne altı yaprağından.Lale hasbi bir tebessüm,kalbi bir yakınlık...Lale bir aşkın adı;bir derin hüzün buketi...Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere,paslı demirler parlak gümüşlere,yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden;lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde.Lale başıma taç ve ben ona muhtaç.İstanbul toprağına düşmeyince bir lale renge durmaz yaprağı,gülümsemez çiçeği.Bakir kaselerinde demlenmiş düşler getirir lale hayatımıza ve yaşama sevinci vurur kalplerimizin duvarlarına...
Son olarak kitabın en ilginç yanı ise hikayenin gerçek olup olmadığı belli değil okuyucuya bırakılmış.
Kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder